12 Kasım 2017
BARIŞ POSTUNA BÜRÜNMÜŞ AKBABALAR
Yaşanan ölümlü çatışmaların çözümüne katkı sunmak için yola çıktığını ifade eden yada ölümlü sürecin son bulması için bir şeylerin yapılması gerektiğini ifade edenlerin kullandıkları dil ve yöntemleri sürece dair umutlarımın tükenmesine neden oldu. Keşkelerim bile anlamını yitirmeye başladı.

BARIŞ POSTUNA BÜRÜNMÜŞ AKBABALAR

 

Yaşanan ölümlü çatışmaların çözümüne katkı sunmak için yola çıktığını ifade eden yada ölümlü sürecin son bulması için bir şeylerin yapılması gerektiğini ifade edenlerin kullandıkları dil ve yöntemleri sürece dair umutlarımın tükenmesine neden oldu. Keşkelerim bile anlamını yitirmeye başladı.

 

Fikirsel ve ideolojik farklılıklara rağmen ortak doğrularda ve doğrularımızın kesiştiği noktalarda buluşabilmenin zeminini oluşturamadan yaşanan sorunların ve ölümlü çatışmaların sonlandırılmasına olumlu  katkı sunmak mümkün gözükmüyor. Uzlaşı dilini geliştirmeden ortak doğrularda buluşabilme şansımız yok. Politik beklenti, bizde varız yaklaşımı ve ergen tavrın yaşanan sorunsallığa olumlu katkısı imkansız.  Ne yapılan toplantılar, bir araya gelişler, açıklamalar,  yürüyüşler, ne de siyasilere yollanan mesajlar maalesef hiçbir etki oluşturmuyor. Oluşturmayacakta. 

 

Davet üzere CHP Milletvekilleri Fikri Sağlar, Mustafa Akaydın ve CHP Van il  teşkilatının hazır bulunduğu kahvaltılı toplantıda bana da 5 dakikalık bir konuşma hakkı tanıdılar. Nezaketlerinden ötürü CHP İl Başkanına, İpekyolu İlçe Başkanı Mehmet Kurukçu’ya ve Adnan Deniz kardeşime teşekkür ederim.  İyi düşünülmüş bir toplantıydı. Vekillerin kullandıkları dil için aynı olumlu cümleyi keşke yazabilseydim. Dilleri kin ve öfke doluydu. 

 

Toplantı ne kadar anlamlı olsa da,  CHP'li vekillerin doğru olmayan söylemleri bir  o kadar anlamsızdı. Açıklamaları  Erdoğan karşıtlığının dışında bir şey yoktu. Hedef odaklı açıklamalarının yükselen ateşe benzin olacaklarını bile bile aynı dili kullandılar.  

 

Kanıksandığı gibi savaş diliyle barış konuşuluyordu.  Barışın temsilcileri savaş müsebbibi olarak suçlanırken, ölümlerin artmasıyla politik kazanım peşinde olanların dilleri tamamen savaş yüklüydü.  Kürtleri kart kurt diyerek yok sayanlar, Kürtleri aşağılayanlar, Kürtlere hakaret edenler politik beklentiden olsa gerek barış müsebbiplerini suçlayarak ölümlerin artmasına neden olacak psikolojiyi yayınlaştırarak  yine Kürtlere en büyük kötülüğü yapıyorlar. 

 

Konuşmamda; Parti ve ideolojik ayrım yapmadan, siyasilerimizin kullandığı dilin Van’da ve bölgede insanlar arasındaki kin ve nefretin artmasına neden olan sosyo-psikolojiyi ve sosyolojik kopuşa neden olan tehlikeye dikkat çekmeye çalıştım. Barışı konuşurken aslında birilerini ya da grupları hedef haline getirdiğimize dikkat çektim.  Örneklemek gerekirse, Tayyip Erdoğan’ın sorumlu olarak gösterilmesinin aynı zamanda bölgede Ak Partiye gönül vermiş insanlarla HDP’ye gönül vermiş insanlar arasında geri dönülmez düşmanlıkların zeminin oluşmasına neden olduğunu ifade etmeye çalıştım.  Politik kazanımların sosyolojik kopuşlardan ve duygusal ayrışmalardan değerli olmadığını ifade ettim. 

 

Fikir teatisinin sonlarına doğru konuşan CHP Antalya Milletvekili Mustafa Akaydın içinde biriktirdiği Erdoğanfobik kin ve nefretle ‘Bu savaşın sorumlusu Tayyip Erdoğan’dır’ cümlesini duyunca, CHP’ye dair geliştirmeye çalıştığım umutlarım sekteye uğradı. Akaydın’ın ve Sağlar’ın beden dili  ve mimiklerinden  CHP’nin bu sorunun çözümünden ziyade buradan nasıl oy devşiririm düşüncesinde olduğuna kesinlikle kani oldum.  

 

Konuşmamın devamında belirttiğim gibi, bölgede kan davaları hangi dil ve yöntemle çözülüyorsa aynı kararlılık, cesaret ve yöntemle ölümlü çatışmaların belki önüne geçilebileceğini belirttim.  Gerisi teferruat ve zaman kaybı. Kimse kusura bakmasın barış güvercini postuna bürünmüş akbabalarla ölümlere engel olunamaz. Olunamadı da.

 

Yorum Ekle



M.SALİH GEÇKEN
Copyright, 2017 © M. Salih Geçken - Kisisel Web Sitesi