12 Kasım 2017
6-8 EKİM OLAYLARINI HANGİ DEĞERLERİ GÖRE YORUMLAMALIYIZ
Gerçeklik ile toplumsal algının bir çok zaman aynı noktada kesişmediğini, gerçeklik ile toplumsal dilin zaman zaman çok farklı kulvarlarda olduğuna şahit oluruz.

6-8 EKİM OLAYLARINI HANGİ DEĞERLERİ GÖRE YORUMLAMALIYIZ

 

Gerçeklik ile toplumsal algının bir çok zaman aynı noktada kesişmediğini, gerçeklik ile toplumsal dilin zaman zaman çok farklı kulvarlarda olduğuna şahit oluruz.

 

Gerçeklik ile toplumsal algının keskin bir şekilde ayrışmasının nedenleri arasında, içinde yanlışı barındırma ihtimaline rağmen ‘ İnanılmışlik’  gibi samimiyette var. ‘İnanmışlık’  arzu edilmeyen sonuçların nedeni olunca yada  toplumsal algının yanlışa evrilmesinde rol alınca özveri ve samimiyeti gerekitiren 'İnanmışlık' öz değerinden soyunlanacaktır. İşte bundan ötürü istenmeyen eylem ve söylemlerin yaygınlaşmasına neden olunduğu için 'İnanmışlık' kötü eylem ve emellerin hizmetine girmektedir.  Art niyetliliği bu kapsam dışında tutuyoruz. 

 

(Din yada din dışı herhangi bir olguya)  ‘İnanmışlık’ kişide bağımlılık düzeyine ulaştığında, kişinin gerçeklikleri görmesi zorlaşmaktadır.   Gerçekliklerin görülmesine engel olan ‘İnanmışlık’ pratiksel sıkıntılara neden olacağı gibi, pratiksel sorunlara neden olan eylemlerin yanlış değerlendirilmesine de neden olmaktadır.  Bağımlılık düzeyindeki inanmışlık pratiksel yanlışlığa iterken, bağımlılık düzeyindeki diğer inanmışlık ise yanlış olduğu ifade edilen eylemin doğru görülmesine ve doğru yorumlanmasına engel olmaktadır.  

 

Samiyet ve özveriyi gerektiren bu bağımlılık sorun ve vahşetin nedeni olsa dahi,  doğru yaklaşımlarla, doğru yorumlanarak, doğru uygulamalarla tedavi edilmesi halinde doğru sonuca ulaşmak mümkündür. Toplum vahşete ve istenmeyen sonuçlara  neden olan bu bağımlılığı doğru yöne kanalize edilebilirse, samimiyet ve özveri gerektiren bağımlılık toplumsal gelişimin hizmetine yönlendirilebilir. Toplumsal doğruya yönlendirme ve ortak değerlerde kesişme ve birleşme fikriyle atılacak adımlar doğru sonuca ulaşmayı kolaylaştıracaktır. 

 

Farklı inanmışlıkları baskın ifade ve eylemlerle yok etmeye yada yanlışta olunduğu ispatına yönelmek  pekte sonuç vermez. Haklılığa rağmen dayatılmış gerçekliklerin  ‘İnanılmışlık’ duvarına çarparak geri dönme ihtimali oldukça yüksektir. Toplumsal realite ve yaşanmış örneklikler bunun böyle olduğunu göstermektedir.

 

Bağımlılık düzeyinde inanmış bir kişiye,  inanarak bağlandığı grubun yaptığı yanlışı doğru olmayan yöntemlerle ispata çalışmak birçok zaman doğru sonuç vermez.   Doğru sonuca ulaşmak için birçok farklı yöntem kullanılacağı gibi, ‘inanmışlık’ düzeyinde bağımlı olan kişi ya da kişileri tanımak, kişinin arzu ve isteklerini doğru zeminde yaratılacak farkındalıkla, doğru zamanda doğru dille iletilmek istenen mesajı eşitleyerek vermeye çalışmak daha etkin olacaktır.

 

Şunu akıldan çıkarmamak gerekir ki ‘Art niyetliliği dışarda tutarak,  her hangi bir şeye olan inanç aynı zamanda inanılmış o değerin ‘Doğruluk’ ve ‘Masumiyet’ fikrini beraberinde getirir.  İnsanların zihinlerine kazınmış ‘Doğruluk’ ve ‘Masumiyet’ fikri gerçek zemine çekmedikçe hiçbir eylem ve söylemin pratikte karşılığını bulmak mümkün olmayacaktır.

 

6-8 Ekimde yaşanan travmayı birde bu bakış açışıyla değerlendirirsek bu güne kadar yaptığımız yorumlardan farklı bir şey çıkar mı?

Yorum Ekle



M.SALİH GEÇKEN
Copyright, 2017 © M. Salih Geçken - Kisisel Web Sitesi