15 Kasım 2017
BABA BEN BARIŞ İSTİYORUM
Barış ne kadar güzel bir sözcüktür. İnsanı mutlu ediyor. Kısa süreli de olsa ekonomik sıkıntılarımızı bile siliyor manevi dünyamızdan. Barış...

Beyaz Güvercinlerin uçuşuyla özdeşleşen bir hareketin kelimelere dökülmüş hali.

Bembeyaz sayfaların gözümüzün önünde uçuşması gibi.

Annelerin göz yaşlarının akmadığı, kardeşlerin bir arada mutlu yaşama sevdasıdır.

 

Barış istiyoruz. Barış istiyorsunuz.Barış istiyorlar.

Kimimiz konuşuyor, kimimiz yürüyor, kimimiz akademik anlamda beyin patlatıyor.

Barış istiyoruz da, barışın şartları üzerinde bir türlü anlaşamıyoruz.

Barış istiyoruz.

Barışalım diyoruz da küslükten bir türlü kurtulamıyoruz.

Barış diyoruz, küs kalmak için hep yüksek sesle konuşuyoruz.

  

İstediğimiz sonuca; Akademik kavramlarla tespitler yaparak, konuşarak yada yürüyerek ulaşamıyoruz.

Yürüyüşlerimizin  ve konuşmalarımızın eyleme dönüşmesi gerekirken, biz eylemlerimizde hep savaş çığlıkları atıyoruz.

  

Yüreğimiz barış gibi kokmalı.

Biz konuşmasak bile o kendisini anlatmalı.

Lisanı hal ile haykırmalıyız.

Biz barış istiyoruz.

 

Kardeş kanına son verelim demeden önce. içimizdeki kardeş kavgasını bitirelim.  

Ellerimiz, gözlerimiz, kalbimiz, sözcüklerimiz barışa yakışır bir sevdaya bürünmeli.

Bir zahidin zikre düştüğü an gibi olmalıyız.

Hint Fakirinin denizde yürümesi gibi.

Hallacın işte o benim dedirtecek kadar kendinden geçiren bir sevda olmalı.

Barışın yollarını karış karış aşkla işlemeliyiz.

Barışa aşık olmalıyız.

  

Barışı konuşmadan önce, barışı yaşamalıyız.

Barışı yüreğimizde yaşatmalıyız.

Barış istediğimiz söylüyoruz, hakaretlerimize devam ediyoruz.

Barış istediğimizi söylüyoruz, bir kısım insanı gömemezlikten gelmeye devam ediyoruz.

Barış diyoruz, savaşa hazırlanır gibi insanları kırıyoruz. 

  

Eğer gerçekten barış istiyorsak, karşımıza çıkan insanların barış adına söyleyebilecekleri bütün sözcüklerini ellerinden almalıyız.

Barışın konuşulmasını ortadan kaldıracak bir sevdayı biz yaşatmalıyız.

Biz barış olmalıyız.

Barışı temsil eden beyaz güvercinler kadar durgun ve dik durmalıyız.

Sözcüklerimizle barışa gidecek yolu tıkayan, tıkaç olmamalıyız.

Tıkaç kimden gelirse onu içimizden atarak yanlızlığa mahkum etmeliyiz.

 

Barışı kendi konuştuğumuz gibi değil, yüreği yanan bir annenin gözyaşlarındaki acıyı hissederek konuşmalıyız.

Barışı, çılgın sular gibi akan gençlerimizle değil, hayatımızın çınarı olan babalarımızın yanık yüreğiyle dile getirmeliyiz.

 

Barış istiyorum diyen insanların, barışın yaşanması için konuşmalarına dikkat etmeli.

Barış için yürüyebiliriz. Barış için yürüyebilirsiniz.

Barış için yürümek barışı getirmeye yetmez.

Barışı konuşurken, barışa gider gibi konuşmalıyız. Savaşa gider gibi değil.

Barışı tartışırken, barışa götürecek lisanla konuşmalıyız. Savaşa götürecek bir dille değil.

 

Barış isteniyorsa, barışa gidecek yola mayınlar döşenmemeli.

Barış isteniyorsa, barışa engel olan insanlar görmezden gelinmeli.

Barış isteniyorsa, barışa katkısı olmayan gençler sokaklara dökülmemeli.

 

Evladının özlemiyle her gün kan ağlayan annelerimizin gözlerindeki acıyı yüreğinde hisseden baba merhametiyle barış demeliyiz.

"YERYÜZÜNDE YAŞAYAN BÜTÜN ANNELERİN GÖZYAŞLARININ RENGİNİN AYNI OLDUĞUNU UNUTMAYALIM."

 
Anneler ağlamasın artık.

Baba  duy sesimi: "BEN BARIŞ İSTİYORUM."


     

Yorum Ekle



M.SALİH GEÇKEN
Copyright, 2017 © M. Salih Geçken - Kisisel Web Sitesi